İklim değişikliği Dünya’mıza ciddi zararlar vermeye başladı. Geçtiğimiz yüzyılda dünyanın manzarası büyük ölçüde değişti ve gezegenimizin geleceği yükselen deniz seviyeleri, aşırı hava olayları ve hızlı kentleşme nedeniyle tehdit altında. Şehirlerimiz büyüyor ve nüfuslarıyla birlikte sorunları da artıyor.

Şu anda dünya nüfusunun %55’inden fazlası şehirlerde yaşıyor. Birleşmiş Milletler istatistikleri bu oranın 2050 yılına kadar %70’e çıkacağını öngörüyor. Artan kentsel nüfus, şehir yönetimleri için kendi payına düşen sorunları ortaya koyuyor; ancak iklim krizinin etkileriyle birleştiğinde durum daha ölümcül ve yönetimi daha da zor hale geliyor.

Kentler; Kentsel Isı Adası[1] etkisinin etkilerinin hafifletilmesi, artan hava kirliliğinin ve hastalıkların hızla yayılmasının önlenmesi, yönetişim gibi gerekli kamu hizmetlerinin sağlanması gibi nüfus patlaması beraberinde gelen sorunlarla baş etmeye çalışırken; ulaşım, arındırma ve sağlık hizmetlerinin yanı sıra, bir zamanlar olduğu gibi kabul edilen kaynakları da yönetmek zorunda kalacaklar. Temiz suya erişimse en acil çözülmesi gereken sorun kaynağıdır.

Rekor düzeydeki yüksek sıcaklıklar ve aşırı hava olaylarının yanı sıra iklim krizinin yol açtığı diğer engeller yüzünden su kıtlaşıyor. Aslında araştırmalar, dünyanın büyük bir bölümünün kuraklıkla karşı karşıya olduğunu ve daha da kötüsü, gezegen genelinde 1,2 milyara yakın insanın hâlihazırda su kıtlığı olan bölgelerde yaşadığını gösterdi.

Eğer koruyucu önlemler alınmazsa daha fazla insan şehirlere taşındıkça, su hızla daha da değerli ve ulaşılması zor bir meta haline gelecektir. Ancak kentsel alanlarımızı su kıtlığından koruyabilmemiz için önce kuraklığın tam olarak ne olduğunu anlamamız gerekiyor.

[1] Kentsel Isı Adası etkisi, şehirdeki ortalama hava sıcaklığı değerlerinin kırsal alanlara göre daha yüksek olmasıdır.

KURAKLIK NEDİR?

Kuraklığı, uzun süreli kuru havaların ardından ortaya çıkan su kıtlığına, mahsulün zarar görmesine ve orman yangınlarına neden olan doğal bir durum olarak düşünmek kolaydır. Kuraklığa uzun süre yağış görülmemesi neden olabilir, ancak bu birçok potansiyel nedenden yalnızca biridir. Aşırı ve bilinçsiz kullanım ve yanlış yönetim de kuraklığın diğer temel nedenleridir. Bu faktörlerden dolayı kuraklığın her yerde, her iklimde ve her koşulda meydana gelmesi mümkündür. Kuraklığın 150’den fazla farklı tanımı olduğundan, anlaşılması zor bir tehdittir. Neyse ki modern bilim kuraklığı dört ayrı kategoriye ayırmıştır:

Meteorolojik Kuraklık

Meteorolojik kuraklık, bir bölgenin hava durumu ve coğrafyasıyla doğrudan bağlantılı bir kuraklıktır. Meteorolojik kuraklıktan etkilenen alanlar genellikle yıl içinde çok az yağış alır ve yağış seviyeleri önceki dönemlerin ortalamasının altına düştüğünde kuraklık yaşanmaya başlar.

Tarımsal Kuraklık

Tarımsal kuraklık, bitkiler ve besin kaynakları için gerekli olan su ile ilgilidir. Hava olayları, azalan yeraltı suyu ve rezerve edilen su kaynaklarının seviyelerindeki düşüş veya suyun yanlış yönetimi gibi bir dizi faktör kuraklığa neden olabilir. Su eksikliği, bir bitkiye olgunlaşmasının çeşitli aşamalarında zarar verebilir ve mahsulün verimini önemli ölçüde etkileyerek gıda kıtlığına ve ekonomik sorunlara neden olabilir.

Hidrolojik Kuraklık

Hidrolojik kuraklık, düşük su seviyelerini tanımlayan bir kuraklık türüdür. Diğer etkenlerin yanı sıra meteorolojik kuraklık, yağış eksikliği ve yeraltı suyu seviyesinin azalmasından kaynaklanabilir.

Sosyoekonomik Kuraklık         

Sosyoekonomik kuraklık, arz ve taleple ilgili dengeyi konu edinen geniş bir terimdir. Bu tür kuraklık, talebin arzı aştığı durumlarda ortaya çıkar. Vatandaşların günlük ihtiyaçları için suya erişiminin olmamasından hidroelektrik barajların düşük su seviyeleri nedeniyle enerji üretemediği durumlara kadar her şeyi içerebilir.

Görüldüğü gibi kuraklığın pek çok farklı türü var ve bu kuraklık türlerinin tümü şehirlerimizde yıkıcı su kıtlığına yol açabilir ve su eksikliğinin kentsel alanlar için korkunç sonuçları olabilir.

Şehirler tarım alanlarına göre çok daha az su tüketiyor olsa da artan nüfus ve artan talep, su arzının talebi karşılayamaması nedeniyle daha fazla insanı risk altına sokuyor.

KURAKLIĞIN BELEDİYELERE ETKİSİ

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerinin (CDC) yaptığı araştırmaya göre kuraklık ve su kıtlığı kentsel halk sağlığı üzerinde büyük bir etkiye sahip. Bu etkiler çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir:

Sağlık

Su kıtlığı sağlıkla ilgili birçok soruna neden olabilir . Kuru toprak, kontrol edilemeyen yangınlar ve toz fırtınaları havadaki parçacık seviyesinin yükselmesine neden olur. Topraktaki sporlar havaya uçtukça hastalıklar daha hızlı ve daha geniş bir alana yayılabilir. Benzer şekilde kuraklık zamanlarında vatandaşlar su tasarrufu sağlamak için gerekli sağlık bilgisi rutinlerinden vazgeçerek bulaşıcı hastalıkların yayılmasını arttırabilir.

Daha da kötüsü, bir zamanlar güçlü bir akışa sahip olan su kütleleri, sivrisinekler ve sivrisineklerin yol açtığı hastalıklar için mükemmel üreme alanı olan durgun su birikintilerine dönüşür.

Sanitasyon

Sanitasyon, hem su kıtlığı hem de aşırı yağış sonrası görülebilen su baskını nedeniyle kolayca dengeyi bozabilecek hassas bir konudur. Su baskınlarında altyapı çökebilir ve kanalizasyon suyu şehir sokaklarına dağılabilir ve daha kötüsü şebeke suyuna karışabilir. Kuraklık zamanlarında hem vatandaşlar hem de yöneticiler atıkların uygun şekilde bertaraf edilmesi, arıtılması ve taşınması için gereken sudan yoksun kalabilir ve bu da sağlık sorunlarını beraberinde getirir.

Enerji

Su kıtlığı aynı zamanda enerji maliyetlerinde de önemli artışlara neden olabilir. Elektrik üretimi geniş su kaynakları gerektirir. Termik santrallerin çalışması için çok büyük miktarda suya ihtiyaç vardır ve su kıtlığı yaşandığında, elektrik santralleri bununla başa çıkabilmek için güç çıkışlarını büyük ölçüde azaltmak zorunda kalırlar. Daha az enerji üretildiğinde fiyatlar artmaya başlar ve maliyet artar. Daha da kötüsü, su kıtlığı meydana geldiğinde yenilenebilir hidroelektrik enerjinin şebekeye katkıda bulunamamasıdır. Geleneksel enerji santralleri bu boşluğu doldurmak için daha fazla çalıştığından, bu hidroelektrik açığı  sera gazı emisyonunda artışa neden olur.

Örnek Olay İncelemesi: Barselona

Barselona bugün suyun korunumunda mükemmel ilerleme kaydetmiş bir şehirdir. Peki, bu noktaya gelmelerindeki itici güç neydi?

2008 yılında şehirde oldukça ciddi bir su sıkıntısı yaşandı. Bu sıkıntı öyle boyutlara ulaştı ki yöneticilerin Fransa’dan içme suyu ithal etmekten başka seçeneği kalmadı. O zamandan bu yana şehir, iklim direncini arttırmak ve şehri geleceğe hazır hale getirmek için çok çalışıyor.

Barselona’nın su sistemi üzerinde 2008 yılında yapılan bir araştırma, sistemin her gün 800.000 litre kadar su kaybettiğini ortaya çıkardı. Modern bir şehir bu tür bir kaybı tolere edemez. Şehrin su yönetimindeki yanlışlıkların düzeltilmesine yardımcı olmak için Barselona, ​​suyun nasıl kullanıldığını konusunda çalışmalara başladı.

Kamu hizmetleri için ne kadar su kullanıldığını izlemek amacıyla IoT sensörlerinin ve hizmetleri kullanıldı. Bu teknoloji, kamu arazilerinde kullanılan su miktarını azaltarak büyük miktarda su tasarrufu sağlamayı başardı. Şehir, Nesnelerin İnterneti tarafından yönetilen bir sistemi benimseyerek yalnızca 2014 yılında 75 milyon Euro’dan fazla tasarruf sağlamayı başardı.

Hükümet, su krizinin çözümüne yardımcı olmak amacıyla vatandaşları şehrin su koruma programına katılmaya da teşvik etti. Farklı senaryolarda uygulanabilecek ayrıntılı su tasarrufu eylem planlarıyla, şehrin su kıtlığını daha etkili bir şekilde yönetmesine yardımcı olmak için  bir kuraklık protokolü taslağı hazırlandı.

ŞEHİRLER KURAKLIĞI ÖNLEMEK İÇİN SUYU NASIL ETKİN BİR ŞEKİLDE YÖNETEBİLİR?

Barselona su güvenliğini arttırmak için çok çalışması gereken şehirlerden sadece biri. Chennai, Londra, Pekin, Melbourne, Sao Paulo ve diğer pek çok şehir hâlihazırda ciddi su kıtlığıyla karşı karşıya; önlem alınmadığı takdirde bu kıtlık tehlikesi gelecekte çok daha kötü bir hal alacak.

Bu noktada özellikle Nesnelerin İnterneti (IoT), birçok kentsel ortamda suyun daha akıllı kullanılmasına olanak sağlıyor. İşte şehirlerin sularını korumak için uygulamaya koyduğu önlemlere bazı örnekler:

Sızıntı Yapan Altyapıyla Mücadele Edin

Sızıntı yapan borular ve diğer sıkıntılı altyapı unsurları büyük su kayıplarına neden olur. Yalnızca ABD’de sızıntı yapan altyapı nedeniyle her yıl tahminen 2,1 trilyon galon temiz su kaybediliyor. Şehrin tüm altyapısının değiştirilmesi pratik ve gerçekçi bir çözüm değil, ancak bu sorunu çözmenin başka yolları da var. Şu anda Belçika’nın üç şehrinde kullanılan ve su sızıntılarını gerçek zamanlı olarak tespit etmek ve değerlendirmek için IoT özellikli sensörler kullanan su sızıntısı tespit sistemleri bunlardan biri. IoT’yi su arıtma tesislerinde kullanmak da başka bir çözümdür. Kullanıcıların pH, iletkenlik ve en önemlisi suyun basıncı gibi su verilerine erişmesini sağlar.

Sulamayı Kolaylaştırın

Tarımsal sulama çok miktarda su gerektiriyor, ancak çiftçiler daha az su kullanmak ve daha fazla gıda üretmek için modern teknolojiyi kullanmak için çok çalışıyorlar. Toprak nem sensörleri, hava sensörleri, yağmur sensörleri, programlanabilir sulama, damlama yöntemiyle sulama, akıllı irrigasyon[1] uygulamaları, entegre veri analizi, suyun geri kazanımı ve dönüşümü gibi yöntemlerle sağlanan çözümler, şehir sakinleri için de fayda sağlayabilir.

Etkin Su Yönetimi

Su yönetimine dair akıllı yaklaşımlar, su-enerji bağını iyileştirmenin anahtarıdır. Yağmur suyunun toplanması, depolanması ve geri dönüştürülmesinden suyollarının ve arıtma tesislerinin bakım onarımına kadar tüm su hizmetleri daha verimli hale getirilebilir.

Su yönetimini geliştirmek için verileri kullanan IoT akıllı enerji yönetimi sağlayan sensörlerle veri toplanması yoluyla pompalama programları; maliyetleri azaltmak ve su güvenliğini artırmak için düzene sokulabilir.

Verimliliği artırmaya odaklanmak yerine kentsel kanalizasyon sistemlerini izlemek için bir sensör ağı kullanan Akıllı Şehir Su Sistemleri, suyun daha iyi yönetilmesine yardımcı olacak bir başka yoldur. Bu yöntem aynı zamanda yasa dışı deşarjları veya olağandışı kirletici maddeleri saptadığından, yetkililerin su kaynağına zarar veren endüstrileri veya özel kişileri bulmasına ve kovuşturmasına yardımcı olabilir.

Ev Koruması

Barselona’da olduğu gibi, su kıtlığının önlenmesine yardımcı olmak için şehir çapında vatandaş merkezli bir protokolün benimsenmesi harikalar yaratabilir. Halktan ve işletmelerden kuraklık zamanlarında su kullanımını azaltmalarını, diğer zamanlarda ise bu konuda dikkatli olmalarını istemek su kıtlığı riskini azaltmaya yardımcı olabilir.

Neyse ki IoT teknolojisinin ortaya çıkışı akıllı sayaçlara ve gerçek zamanlı izleme sistemlerine erişime olanak sağladı. Bu, vatandaşların bireysel kullanımlarını yakından takip etmelerine ve buna göre sınırlama yapmalarına olanak tanıyabilir. Benzer şekilde, modern evler artık vatandaşların aynı anda kaynaklardan ve paradan tasarruf etmelerine yardımcı olabilecek her şey dâhil su, elektrik ve ısıtma izleme araçlarıyla birlikte inşa ediliyor.

[1] Akıllı telefon uygulamaları ve web tabanlı platformlar, kullanıcılara uzaktan sulama kontrolü sağlar.

SONUÇ: SU KONUSUNDA BİLİNÇLİ OLMAK, BİR VAR OLMA MÜCADELESİ BİÇİMİDİR

Suyun korunumu sürdürülebilir kentsel gelişimin önemli bir parçasıdır. Suya erişim bir şehrin yaşanabilirliğini artırarak onu daha sağlıklı, daha yeşil ve daha güvenli bir yer haline getirir. Araştırmalar kabaca 4 şehirden 1’inde su sıkıntısı yaşandığını gösterdiğinden, geleceğe hazırlanmaya başlamanın zamanı geldi diyebiliriz.

İklim adaptasyonunun mevcut altyapının büyük ölçekli revizyonlarını içermesi gerekmiyor. Akıllı araçların ve akıllı sistemlerin doğru şekilde devreye alınmasıyla kentsel su yönetiminin modern yöntemlerine geçiş, bize ihtiyaç duyduğumuz çözümü sunabilir. Aynı zamanda yeni teknolojileri, gelişmiş inşaat mühendisliği yöntemlerini ve doğal çözümleri birleştiren yeniliklere ilham verme konusunda da faydası olacaktır. İşletmeler, yönetimler ve vatandaşlar birlikte şehirlerini su açısından güvenli hale getirmek ve yarının getireceği her şeye karşı hazır hale gelmek için bir araya gelebilirler.

 

Makale, www.beesmart.city’den alınarak yeniden düzenlenmiştir.

Orijinal makale için: https://www.beesmart.city/en/solutions/the-need-of-smart-cities-to-get-smart-about-water

E-Katalog